3. Dünya Fındık Haftası ve Fındığa Değer Katanlar Ödül Törenine İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme

Fındık 19.09.2025 - 04:56, Güncelleme: 19.09.2025 - 04:56
 

3. Dünya Fındık Haftası ve Fındığa Değer Katanlar Ödül Törenine İlişkin Eleştirel Bir Değerlendirme

3. Dünya Fındık Haftası, 11-14 Ağustos 2025 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İlki 2021 yılında Trabzon’da, ikincisi 2022 yılında Sakarya’da gerçekleştirilen organizasyon iki yıl aranın ardından bu yıl yine, Dünya Fındık Haftası’nın oluşmasına öncülük eden Trabzon Ticaret Borsası’nın organizatörlüğünde Trabzon’da düzenlendi.

Dört güne yayılan programın en önemli etkinliklerinden ikisine katılma imkânı buldum. Bunlardan biri Trabzon Ticaret Borsası’nda yaklaşık 4 saat süren “Fındıkta Güç Birliği ve Strateji Zirvesi” toplantısı iken bir diğeri ve belki de Dünya Fındık Haftası’nın olmazsa olmazı ve en popüler etkinliği “Fındığa Değer Katanlar” ödül töreniydi. Bu yazıda ödül törenindeki gözlemlerimden yola çıkarak haftaya ilişkin bazı eleştirel değerlendirmeler yapmaya çalışacağım. Ödül töreni, Trabzon’un önemli tarihi eserlerinden biri olan ve uzun yıllar süren restorasyon çalışmaları sonrası 2021 yılında ziyarete açılan Boztepe eteklerindeki Karadeniz manzaralı, Kızlar Manastırı’nda gerçekleştirildi. Mekânın görkemli şekilde organize edildiği ve katılımın yoğun olduğu bir etkinlikti. Ancak yoğun katılım “sıradan” fındık çiftçileri ya da ülkedeki yüzbinlerce küçük üretici grubundaki fındık hasadı yapan ailelerin fertlerinden ziyade; ödül alanlar, siyasetçiler, makam sahipleri, fındık sektörü içinde özellikle ticaret boyutuyla ilişkilenen sermayedarlar ile bu “elit” kesimlerin çalışanları pozisyonda olan yardımcıları ve basın mensuplarından müteşekkil bir topluluktu. Ödül töreninden önce birçok konuşma gerçekleştirildi. İlk olarak haftanın baş konuğu pozisyonunda bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun konuşması sırasında yaptığı bir espriye değinmek isterim. Hisarcıklıoğlu konuşmasında “Başkanım ben daha fındığı görmedim haberin olsun, fındığı toplattılar da…” gerisini göremedik minvalinde henüz etkinlik kapsamında fındık yememiş olduğunu işittiren bir espri yaptı. Ödül töreninin sabahında yapılan hasat şenliğine atıf yapan Hisarcıklıoğlu esprisinde görünür hale gelen fındık bu organizasyonun varlık sebebi olsa da bir gıda ürünü olarak programdaki yerini alamamıştı. Aslında ödül töreni protokol konuşmalarının hemen öncesinde Kızlar Manastırı’nda lüks düzeyde bir resepsiyon hazırlanmıştı, etkinliğe gelen misafirlere canlı performans enstrümantal müzik eşliğinde pek çok farklı çeşit yiyecek ve içecek sunuldu. Ancak Hisacıklıoğlu’nun esprisiyle birlikte resepsiyon bana şunu düşündürdü: Dünya Fındık Haftası isminde bir etkinlikte konuşmaların fındıkla ilgili olması ve birazdan tekrar değineceğim üzere fındık hasat etkinliği ile sınırlı bir fındık ile temas etme anının ötesinde hafta kapsamında mümkün olan her şeyin fındıkla ilişkilendirmesi yolunda farklı boyutların da sürece dahil edilmesi gerekirdi. Bu bağlamda etkinlik kapsamında yapılan ikramların bir gıda ürünü olan fındığın merkezinde oluşturulması planlanabilirdi; fındık unundan yapılmış ürünler, fındık yağından yapılmış salatalar ve yemekler, soğuk sıkım fındık yağı tadımları ve fındık yaprağından sarılmış sarmalar… İlk planda aklıma gelenler. Aslında böyle bir girişimde bulunulmaması maalesef ülkemizdeki fındık bölgelerinin birbirinden kopukluğunun da bir göstergesi; 2 yıldır Bulancak Belediyesi “Fındık ve Gastronomi Şenliği” düzenliyor. Bu noktada belediye ile iletişime geçerek bu şenliklerdeki fındıklı ürün yarışmasında dereceye giren kişilerin hazırladıkları ürünlerin Dünya Fındık Haftası etkinliklerinde sunulması gayet de mümkün olabilirdi. Bunu haftanın bir eksiği olarak not düşerken, ileriye dönük hayata geçirilmesi gereken bir tavsiye olarak da işaret etmek isterim. Etkinlik kapsamında başka birçok protokol konuşması daha yapıldı. Bu yazı kapsamında eleştirel anlamda önemli gördüğüm bir vurgu yapması sebebiyle Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in konuşmasına da değinerek ödül töreni gözlemlerime geçmek isterim. Genç konuşmasında Trabzon Ticaret Borsası’nın Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma Projesi’ne atıfla  “2013de büyük bir heyecanla başlayan farkındalık… ama 2013 yılında başlayan o heyecan; dekar başına üretim Trabzon’da 2013’te 80-90 kilolardan bugün 70-60 kilolara düşmüşse esasında amacın hasıl olmadığını, böyle bir farkındalığın tabana yayılamadığını, lokal düzeyde kaldığının tespitini de bugün yapmamız lazım… Amiyane tabirle eğriye eğri, doğruya doğru demeliyiz.” Trabzon Büyükşehir Belediye başkanının yaptığı bu haklı tespit bana, ödül töreninin gündüzünde yapılan Fındık Hasat Şenliği’ni düşündürdü. Fındık Hasat Şenliği Trabzon Yomra İkisu’da Ömer Ustaömeroğlu’na ait 2013’te Trabzon Ticaret Borsası’nın model bahçeler projesi kapsamında tek gövde olarak kurulmuş ve sonrasında bahçe sahibinin yoğun emekleriyle bugün dönümünden 200-250 kilonun üstünde ürün alınan üç dönümlük bir bahçe. Bir anlamıyla burası, bizzat kendim de gidip görme imkânı bulduğum üzere, “örnek” bir bahçe. Ancak işin ilginç tarafı 2021 yılında 1. Dünya Fındık Haftası’nda da hasat şenliği bu bahçede yapılmış, Trabzon’a farklı ülkelerin konsolosları geldiğinde de bu bahçeye getirilmiş, şehrin valisine fındıklık gezdirileceğinde de yine bu bahçeye gidilmiş. Başka bir deyişle Trabzon’daki bu örnek bahçe, tek örnek bahçeye dönüşmüş durumda! Bu tabloda akla gelen haklı bir soru en az yüzyılı aşkın süredir fındık bahçelerine sahip olan bir şehirde fındığa dair vitrinlik bütün programlarda sadece bir ve hep aynı bahçenin kullanılması neyin göstergesidir? Akla gelen ihtimallerden biri Trabzon’da “örnek gösterilebilecek” fındık bahçelerinin eksikliği ve yetersizliği iken bir diğeri de kurum temsilcilerinin ellerinin altındaki kolay erişim sağlayabildikleri bir bahçe dışında Trabzon’da varsa da diğer örnek gösterilebilecek bahçelerden yeterince haberdar olmadıklarının bir işareti olabilir. Bu bağlamda Trabzon şehrinin fındıkla ilişkili kurumlarına düşen içe dönük bir sorgulamanın gerekliliğinden bahsetmek gerekebilir! Buradan ödül törenine geçecek olursak ilk önce 2024 yılında Fındık ihracatında en çok fındık ihraç edenler sıralamasına giren şirketlere ödül verildi. Burada bazı ilginç durumlar vardı: ödül törenine dair yapılan yazılı haberlerde ödül töreni sırasında ödül takdim edilen ve sahnede yer alan şirketler arasında Yavuz Gıda ve OFİ şirketi de varmış gibi sunuldu ancak ödül töreni sırasında sahneye davet edilen ve adı anılan şirketler arasında bu iki şirket yoktu. Bu durumun, bahsi geçen şirketlerin ödül törenine temsilci göndermemesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Bir diğer ilginç durum ise ihracat sıralamasında ödül almaya hak kazanan bazı şirketler adına ödül almak için sahneye çıkanların kimisi ilgili şirketin sahibi ailelerin üyelerinden birileri olurken, bazılarında ise ilgili şirketlerin belli pozisyonlarında çalışan kişiler, pozisyonları anılarak ödülleri aldılar. Ancak burada iki garip durumu not düşmek isterim; örneğin Balsu şirketi adına ödülü alan Yavuz Kurnaz’ın şirketin satın alma müdürü olduğu, Ronly şirketi adına ödül alan Nuray Polat’ın şirketin genel müdürü olduğu söylenirken, ihracatta açık ara lider konumdaki Ferrero adına ödül alan Fatih Erçil ve Taşkın Aydın’ın şirketteki görevlerine dair bir açıklama yapılmadı. Bir diğeri ise törende ödül alan Ordu merkezli üç firma olmasına rağmen, firmaların biri adına ödülü Ordu Ticaret Borsası başkanı Ziver Kahraman’ın almasıydı. Törende tek bir Ordu şirketi olsaydı ticaret borsası başkanının şehir adına bu ödülü alması makul olabilirdi ancak birden çok Ordu firmasının olduğu bir yerde Ticaret Borsası başkanının bir firmanın temsilcisi gibi ödül alması ilginç bir durumdu. Programın ilerleyen kısımlarındaki ödül tercihleri ise garip bir hal aldı. “Fındığa Değer Katan” kurumlar, kuruluşlar ve kişiler kategorisinde Trabzon’dan üç belediye başkanına ödül verildi, akademisyen kategorisinde ödül verilen iki kişiden biri Trabzon’da bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görev alıyor. Kurum olarak ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne, Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne ve TRT Trabzon radyosuna ödül verildi. Yine Trabzon’da bulunan Arsin Organize Sanayi Başkanı’na, Trabzon Akçaabat ilçesi Ziraat Odası başkanına ve Trabzon’da fındık üzerine ürünler üreten Fındık Ocağı işletmesine ödüller verildi. Fındığı üreterek değer katanlar kategorisinde ise yine Trabzon’dan iki üretici ödüllendirildi.  Gazeteci kategorisine geldiğimizde yine Trabzon’da görev yapan iki gazeteci ve bir de Ordu’da 30 yıldır fındık üzerine haberler, programlar yapan Murat Gürsoy’a ödül verildi. Burada göze çarpan bir durum olduğu herkesin ortaklaşacağa bir kanaattir sanıyorum. Birkaç istisna dışında bütün ödüllerin Trabzon şehrinde mukim kişilere verildiğini görüyoruz. Bunun sebebi ne olabilir diye düşündüğümde aklıma gelen birkaç ihtimal var ancak öncelikle şunu belirtmek isterim, burada Trabzon’da ikamet ederek bu ödülleri alanları töhmet altında bırakmak istemem. Örneğin az önce saydığım ödüller arasında fındık ürünlerini işleyip katma değerli ürün haline getiren butik işletmeler arasında Fındık Ocağı’nın öncülüğü ve yenilikçiliği pek çok kişinin ortak kanaati olacaktır. Ancak ödüllerin çok büyük bir kısmının Trabzon’da yaşayan kişilere verilmiş olmasına dair basit şekilde düşündüğümüzde üç senaryo öne çıkmaktadır; birincisi farklı şehirlerden insanları Trabzon’a getirmek zor ve maliyetli bir seçenekti ve bu uğraşa girebilecek bir ozganizasyonel yapı ve finansal koşullar mevcut değildi. İkincisi ise bu organizasyonu düzenleyenlerin Trabzon’da görev yapan ve yaşayan kişilerin gönlünü kazanmak, bir şekilde onlarla geleceğe yönelik daha güçlü bir ünsiyet kurmak istekleri etkili olmuş olabilir. Üçüncü senaryo ise bir şekilde bu organizasyonun da gücü kullanılarak Trabzon şehrini öne çıkarmanın tercih edilmesi etkili olmuş olabilir. Bu senaryolar da Osman Çakmak’ın Dünya Fındık Haftası’nın Trabzon’da yapılmasını eleştirerek yazdığı “Fındığın başkenti Ordu, neden Trabzon’un gölgesinde?” başlıklı yazısındaki kimi şikâyetleri haklı hale getiriyor. Yazıda “bu organizasyon Trabzon’a sabitlendi” derken haksızlık ettiği söylenebilir çünkü İkinci Dünya Fındık Haftası Sakarya’da gerçekleştirildi, ancak “Ordu üretirken vitrin Trabzon’a ayrılıyor” eleştirisi ödül dağıtımındaki tercihler anlamda vitrinin Trabzon’a ayrıldığı kısmı ile hak kazanıyor. Aslında 2021 yılında Dünya Fındık Haftası’nın ilki Trabzon Ticaret Borsası’nın çabası ile vücut bulup Trabzon’da gerçekleşirken Borsa yetkilileri Sebahattin Arslantürk ve Eyyüp Ergan, ikisi de bu organizasyonun tüm fındık bölgelerini ve paydaşlarını kapsayacak bir şekilde kurgulandığını ve ileriye dönük olarak da bu şekilde gerçekleşeceğini ve haftanın bir şekilde fındık üretilen tüm bölgelerde varlık göstereceğini söylemişlerdi. Ancak bugün için bu vaatlerin sorgulamaya açık olduğu söylenebilir. Fındık üretim bölgelerinin dört bir tarafından insan Trabzon’da misafir edilerek ödüllendirilseydi hem daha hakkaniyetli hem de daha kapsayıcı bir etkinlik olabileceğini rahatça söyleyebiliriz sanırım. Bu noktada programdaki ödül tercihlerini eleştirirken “daha iyisi vardır” gibi belirsiz bir faraziye içinde olmadığımı göstererek yazıyı tamamlamak isterim. Öncelikle böyle önemli ve iddialı bir organizasyon için ödüllendirmelerde gözetilmesi gereken belli bazı somut ve şeffaf kriterler oluşturulabilir, en azından ödül verilenlerin neden tercih edildiği noktasında daha ayrıntılı bilgiler sunmak gerekir ki bu hem yapılan çalışmaları taltif etmek hem de tüm fındık bölgelerinin örnek ve öne çıkan çalışmalardan haberdar olabileceği bir zemin üretme potansiyeli anlamına gelecektir. Örneğin bir kurum olarak belediye başkanlarına ödül verilirken Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin “FINVER” fındık verimlilik projesi, “Fındık Dalda Aklın İşçide Kalmasın” projesi ve fındık kabuğundan katma değerli ürün üretme amacıyla Aktif karbon fabrikası kurma projeleri göz önünde bulunduruldu mu? Ya da bugün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin fındık üreticileri için büyük bir depo çalışması içinde olduğunu okuyoruz; başka bir deyişle fındık bölgelerindeki tüm il ve ilçelerde belediyeler fındık alanında ne tür çalışmalar yapıyorlar ödül tercihleri yapılırken böyle bir çalışma ortaya koyuldu mu? Fındıkta verim ve kaliteyi arttırma ve zararlılarla mücadele başlığı altında dönüm başı verim ortalaması Türkiye’nin altında olan Trabzon şehri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nü ödül için tercih etmek ne kadar hakkaniyetli bir durum? Öte yandan fındıkta verim ve kaliteyi arttırma ve zararlılarla mücadele başlığı altında fındığa değer katanlar bağlamında ziraat mühendislerine özel bir yer ayrılması gerekirdi diye düşünüyorum. Örneğin Umut Uysal’ın Çiftçi TV’de iki yılı aşkın süre boyunca yaptığı Derdimiz Fındık programı, ya da İbrahim Hakan Gün’ün Organik Tarım Okulu ve Sürekli Eğitim Merkezi çalışmaları ile etkileşime girdiği sayısız çiftçi ve onlara olan etkileri göz önünde bulundurulabilirdi. Son on yıl içinde fındık alanlarında etkin olan bazı yeni oluşumlar da değerlendirme kapsamına alınabilirdi; örneğin sosyal medya üzerinden oluşan ve fındıkla ilgili önemli akademik organizasyonlar tertip eden Fındık Üretim Teknikleri üretici grubu bunlardan biri,  öte yandan fındık alanlarında gözlemlediğimiz yeni bağımsız kooperatif çalışmaları; Sakarya’daki Kuzey Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ya da Giresun’daki Ortak Bahçe Kooperatifi. “Üreterek fındığa değer katanlar” bölümünde ise birçok farklı kişiden bahsetmek mümkün, ancak ben bu sene özellikle dikkatimi çeken bir kişiyi anmak isterim; Giresun Keşap Karabulduk köyünden Emrullah Alaşalvar; bu sene fındık alanlarının en önemli gündemi don felaketi iken yaklaşık 700 metre rakımdan ülkenin normal zamandaki fındık verim ortalamasını ikiye üçe katlayabilecek seviyede bir noktaya çıkan dikkate değer bir çiftçi.   Bu şekilde fındık alanlarında birçok kıymetli çalışmadan bahsetmek mümkün. Bu noktada mümkün oldukça tüm fındık alanlarını içine alacak şekilde iletişim kanallarını inşa etmek ve takip mekanizmalarını kurmak gerekmektedir. Ödül töreni sırasında fındık alanlarındaki çalışmalara ilişkin takibin zayıf kaldığı maalesef kimi bilgi hataları üzerinden de görünür hale geldi. Bunlardan biri ödüle layık görülen akademisyenler bölümünde ödül alan Doç. Dr. Ali Turan hocanın Giresun Üniversitesi Fındık İhtisaslaşma Koordinatör Yardımcısı olarak tanıtılmasıydı. Törenden daha önce Ali Turan Hoca Fındık İhtisaslaşma Merkezi’nde yardımcılık konumunda koordinatörlük konumuna geçiş yapmıştı, fakat program sırasında kullanılan bilgilere bu güncellemenin henüz ulaşmadığını görmüş olduk. Yazıyı tamamlarken temennim Üçüncü Dünya Fındık haftasına ve özellikle de Fındığa Değer Katanlar ödül törenine dair yaptığım bu eleştirel değerlendirmenin bundan sonra fındık alanlarında fındığa, fındık üretimine, işlemesine, tanıtımına ve ticaretine ilişkin yapılacak organizasyonlara ve faaliyetlere katkı sunmasıdır.
3. Dünya Fındık Haftası, 11-14 Ağustos 2025 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İlki 2021 yılında Trabzon’da, ikincisi 2022 yılında Sakarya’da gerçekleştirilen organizasyon iki yıl aranın ardından bu yıl yine, Dünya Fındık Haftası’nın oluşmasına öncülük eden Trabzon Ticaret Borsası’nın organizatörlüğünde Trabzon’da düzenlendi.

Dört güne yayılan programın en önemli etkinliklerinden ikisine katılma imkânı buldum. Bunlardan biri Trabzon Ticaret Borsası’nda yaklaşık 4 saat süren “Fındıkta Güç Birliği ve Strateji Zirvesi” toplantısı iken bir diğeri ve belki de Dünya Fındık Haftası’nın olmazsa olmazı ve en popüler etkinliği “Fındığa Değer Katanlar” ödül töreniydi. Bu yazıda ödül törenindeki gözlemlerimden yola çıkarak haftaya ilişkin bazı eleştirel değerlendirmeler yapmaya çalışacağım.

Ödül töreni, Trabzon’un önemli tarihi eserlerinden biri olan ve uzun yıllar süren restorasyon çalışmaları sonrası 2021 yılında ziyarete açılan Boztepe eteklerindeki Karadeniz manzaralı, Kızlar Manastırı’nda gerçekleştirildi. Mekânın görkemli şekilde organize edildiği ve katılımın yoğun olduğu bir etkinlikti. Ancak yoğun katılım “sıradan” fındık çiftçileri ya da ülkedeki yüzbinlerce küçük üretici grubundaki fındık hasadı yapan ailelerin fertlerinden ziyade; ödül alanlar, siyasetçiler, makam sahipleri, fındık sektörü içinde özellikle ticaret boyutuyla ilişkilenen sermayedarlar ile bu “elit” kesimlerin çalışanları pozisyonda olan yardımcıları ve basın mensuplarından müteşekkil bir topluluktu.

Ödül töreninden önce birçok konuşma gerçekleştirildi. İlk olarak haftanın baş konuğu pozisyonunda bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun konuşması sırasında yaptığı bir espriye değinmek isterim. Hisarcıklıoğlu konuşmasında “Başkanım ben daha fındığı görmedim haberin olsun, fındığı toplattılar da…” gerisini göremedik minvalinde henüz etkinlik kapsamında fındık yememiş olduğunu işittiren bir espri yaptı. Ödül töreninin sabahında yapılan hasat şenliğine atıf yapan Hisarcıklıoğlu esprisinde görünür hale gelen fındık bu organizasyonun varlık sebebi olsa da bir gıda ürünü olarak programdaki yerini alamamıştı. Aslında ödül töreni protokol konuşmalarının hemen öncesinde Kızlar Manastırı’nda lüks düzeyde bir resepsiyon hazırlanmıştı, etkinliğe gelen misafirlere canlı performans enstrümantal müzik eşliğinde pek çok farklı çeşit yiyecek ve içecek sunuldu. Ancak Hisacıklıoğlu’nun esprisiyle birlikte resepsiyon bana şunu düşündürdü: Dünya Fındık Haftası isminde bir etkinlikte konuşmaların fındıkla ilgili olması ve birazdan tekrar değineceğim üzere fındık hasat etkinliği ile sınırlı bir fındık ile temas etme anının ötesinde hafta kapsamında mümkün olan her şeyin fındıkla ilişkilendirmesi yolunda farklı boyutların da sürece dahil edilmesi gerekirdi. Bu bağlamda etkinlik kapsamında yapılan ikramların bir gıda ürünü olan fındığın merkezinde oluşturulması planlanabilirdi; fındık unundan yapılmış ürünler, fındık yağından yapılmış salatalar ve yemekler, soğuk sıkım fındık yağı tadımları ve fındık yaprağından sarılmış sarmalar… İlk planda aklıma gelenler. Aslında böyle bir girişimde bulunulmaması maalesef ülkemizdeki fındık bölgelerinin birbirinden kopukluğunun da bir göstergesi; 2 yıldır Bulancak Belediyesi “Fındık ve Gastronomi Şenliği” düzenliyor. Bu noktada belediye ile iletişime geçerek bu şenliklerdeki fındıklı ürün yarışmasında dereceye giren kişilerin hazırladıkları ürünlerin Dünya Fındık Haftası etkinliklerinde sunulması gayet de mümkün olabilirdi. Bunu haftanın bir eksiği olarak not düşerken, ileriye dönük hayata geçirilmesi gereken bir tavsiye olarak da işaret etmek isterim.

Etkinlik kapsamında başka birçok protokol konuşması daha yapıldı. Bu yazı kapsamında eleştirel anlamda önemli gördüğüm bir vurgu yapması sebebiyle Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in konuşmasına da değinerek ödül töreni gözlemlerime geçmek isterim. Genç konuşmasında Trabzon Ticaret Borsası’nın Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma Projesi’ne atıfla  “2013de büyük bir heyecanla başlayan farkındalık… ama 2013 yılında başlayan o heyecan; dekar başına üretim Trabzon’da 2013’te 80-90 kilolardan bugün 70-60 kilolara düşmüşse esasında amacın hasıl olmadığını, böyle bir farkındalığın tabana yayılamadığını, lokal düzeyde kaldığının tespitini de bugün yapmamız lazım… Amiyane tabirle eğriye eğri, doğruya doğru demeliyiz.” Trabzon Büyükşehir Belediye başkanının yaptığı bu haklı tespit bana, ödül töreninin gündüzünde yapılan Fındık Hasat Şenliği’ni düşündürdü. Fındık Hasat Şenliği Trabzon Yomra İkisu’da Ömer Ustaömeroğlu’na ait 2013’te Trabzon Ticaret Borsası’nın model bahçeler projesi kapsamında tek gövde olarak kurulmuş ve sonrasında bahçe sahibinin yoğun emekleriyle bugün dönümünden 200-250 kilonun üstünde ürün alınan üç dönümlük bir bahçe. Bir anlamıyla burası, bizzat kendim de gidip görme imkânı bulduğum üzere, “örnek” bir bahçe. Ancak işin ilginç tarafı 2021 yılında 1. Dünya Fındık Haftası’nda da hasat şenliği bu bahçede yapılmış, Trabzon’a farklı ülkelerin konsolosları geldiğinde de bu bahçeye getirilmiş, şehrin valisine fındıklık gezdirileceğinde de yine bu bahçeye gidilmiş. Başka bir deyişle Trabzon’daki bu örnek bahçe, tek örnek bahçeye dönüşmüş durumda! Bu tabloda akla gelen haklı bir soru en az yüzyılı aşkın süredir fındık bahçelerine sahip olan bir şehirde fındığa dair vitrinlik bütün programlarda sadece bir ve hep aynı bahçenin kullanılması neyin göstergesidir? Akla gelen ihtimallerden biri Trabzon’da “örnek gösterilebilecek” fındık bahçelerinin eksikliği ve yetersizliği iken bir diğeri de kurum temsilcilerinin ellerinin altındaki kolay erişim sağlayabildikleri bir bahçe dışında Trabzon’da varsa da diğer örnek gösterilebilecek bahçelerden yeterince haberdar olmadıklarının bir işareti olabilir. Bu bağlamda Trabzon şehrinin fındıkla ilişkili kurumlarına düşen içe dönük bir sorgulamanın gerekliliğinden bahsetmek gerekebilir!

Buradan ödül törenine geçecek olursak ilk önce 2024 yılında Fındık ihracatında en çok fındık ihraç edenler sıralamasına giren şirketlere ödül verildi. Burada bazı ilginç durumlar vardı: ödül törenine dair yapılan yazılı haberlerde ödül töreni sırasında ödül takdim edilen ve sahnede yer alan şirketler arasında Yavuz Gıda ve OFİ şirketi de varmış gibi sunuldu ancak ödül töreni sırasında sahneye davet edilen ve adı anılan şirketler arasında bu iki şirket yoktu. Bu durumun, bahsi geçen şirketlerin ödül törenine temsilci göndermemesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Bir diğer ilginç durum ise ihracat sıralamasında ödül almaya hak kazanan bazı şirketler adına ödül almak için sahneye çıkanların kimisi ilgili şirketin sahibi ailelerin üyelerinden birileri olurken, bazılarında ise ilgili şirketlerin belli pozisyonlarında çalışan kişiler, pozisyonları anılarak ödülleri aldılar. Ancak burada iki garip durumu not düşmek isterim; örneğin Balsu şirketi adına ödülü alan Yavuz Kurnaz’ın şirketin satın alma müdürü olduğu, Ronly şirketi adına ödül alan Nuray Polat’ın şirketin genel müdürü olduğu söylenirken, ihracatta açık ara lider konumdaki Ferrero adına ödül alan Fatih Erçil ve Taşkın Aydın’ın şirketteki görevlerine dair bir açıklama yapılmadı. Bir diğeri ise törende ödül alan Ordu merkezli üç firma olmasına rağmen, firmaların biri adına ödülü Ordu Ticaret Borsası başkanı Ziver Kahraman’ın almasıydı. Törende tek bir Ordu şirketi olsaydı ticaret borsası başkanının şehir adına bu ödülü alması makul olabilirdi ancak birden çok Ordu firmasının olduğu bir yerde Ticaret Borsası başkanının bir firmanın temsilcisi gibi ödül alması ilginç bir durumdu.

Programın ilerleyen kısımlarındaki ödül tercihleri ise garip bir hal aldı. “Fındığa Değer Katan” kurumlar, kuruluşlar ve kişiler kategorisinde Trabzon’dan üç belediye başkanına ödül verildi, akademisyen kategorisinde ödül verilen iki kişiden biri Trabzon’da bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görev alıyor. Kurum olarak ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne, Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne ve TRT Trabzon radyosuna ödül verildi. Yine Trabzon’da bulunan Arsin Organize Sanayi Başkanı’na, Trabzon Akçaabat ilçesi Ziraat Odası başkanına ve Trabzon’da fındık üzerine ürünler üreten Fındık Ocağı işletmesine ödüller verildi. Fındığı üreterek değer katanlar kategorisinde ise yine Trabzon’dan iki üretici ödüllendirildi.  Gazeteci kategorisine geldiğimizde yine Trabzon’da görev yapan iki gazeteci ve bir de Ordu’da 30 yıldır fındık üzerine haberler, programlar yapan Murat Gürsoy’a ödül verildi. Burada göze çarpan bir durum olduğu herkesin ortaklaşacağa bir kanaattir sanıyorum. Birkaç istisna dışında bütün ödüllerin Trabzon şehrinde mukim kişilere verildiğini görüyoruz. Bunun sebebi ne olabilir diye düşündüğümde aklıma gelen birkaç ihtimal var ancak öncelikle şunu belirtmek isterim, burada Trabzon’da ikamet ederek bu ödülleri alanları töhmet altında bırakmak istemem. Örneğin az önce saydığım ödüller arasında fındık ürünlerini işleyip katma değerli ürün haline getiren butik işletmeler arasında Fındık Ocağı’nın öncülüğü ve yenilikçiliği pek çok kişinin ortak kanaati olacaktır. Ancak ödüllerin çok büyük bir kısmının Trabzon’da yaşayan kişilere verilmiş olmasına dair basit şekilde düşündüğümüzde üç senaryo öne çıkmaktadır; birincisi farklı şehirlerden insanları Trabzon’a getirmek zor ve maliyetli bir seçenekti ve bu uğraşa girebilecek bir ozganizasyonel yapı ve finansal koşullar mevcut değildi. İkincisi ise bu organizasyonu düzenleyenlerin Trabzon’da görev yapan ve yaşayan kişilerin gönlünü kazanmak, bir şekilde onlarla geleceğe yönelik daha güçlü bir ünsiyet kurmak istekleri etkili olmuş olabilir. Üçüncü senaryo ise bir şekilde bu organizasyonun da gücü kullanılarak Trabzon şehrini öne çıkarmanın tercih edilmesi etkili olmuş olabilir. Bu senaryolar da Osman Çakmak’ın Dünya Fındık Haftası’nın Trabzon’da yapılmasını eleştirerek yazdığı “Fındığın başkenti Ordu, neden Trabzon’un gölgesinde?” başlıklı yazısındaki kimi şikâyetleri haklı hale getiriyor. Yazıda “bu organizasyon Trabzon’a sabitlendi” derken haksızlık ettiği söylenebilir çünkü İkinci Dünya Fındık Haftası Sakarya’da gerçekleştirildi, ancak “Ordu üretirken vitrin Trabzon’a ayrılıyor” eleştirisi ödül dağıtımındaki tercihler anlamda vitrinin Trabzon’a ayrıldığı kısmı ile hak kazanıyor. Aslında 2021 yılında Dünya Fındık Haftası’nın ilki Trabzon Ticaret Borsası’nın çabası ile vücut bulup Trabzon’da gerçekleşirken Borsa yetkilileri Sebahattin Arslantürk ve Eyyüp Ergan, ikisi de bu organizasyonun tüm fındık bölgelerini ve paydaşlarını kapsayacak bir şekilde kurgulandığını ve ileriye dönük olarak da bu şekilde gerçekleşeceğini ve haftanın bir şekilde fındık üretilen tüm bölgelerde varlık göstereceğini söylemişlerdi. Ancak bugün için bu vaatlerin sorgulamaya açık olduğu söylenebilir. Fındık üretim bölgelerinin dört bir tarafından insan Trabzon’da misafir edilerek ödüllendirilseydi hem daha hakkaniyetli hem de daha kapsayıcı bir etkinlik olabileceğini rahatça söyleyebiliriz sanırım.

Bu noktada programdaki ödül tercihlerini eleştirirken “daha iyisi vardır” gibi belirsiz bir faraziye içinde olmadığımı göstererek yazıyı tamamlamak isterim. Öncelikle böyle önemli ve iddialı bir organizasyon için ödüllendirmelerde gözetilmesi gereken belli bazı somut ve şeffaf kriterler oluşturulabilir, en azından ödül verilenlerin neden tercih edildiği noktasında daha ayrıntılı bilgiler sunmak gerekir ki bu hem yapılan çalışmaları taltif etmek hem de tüm fındık bölgelerinin örnek ve öne çıkan çalışmalardan haberdar olabileceği bir zemin üretme potansiyeli anlamına gelecektir. Örneğin bir kurum olarak belediye başkanlarına ödül verilirken Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin “FINVER” fındık verimlilik projesi, “Fındık Dalda Aklın İşçide Kalmasın” projesi ve fındık kabuğundan katma değerli ürün üretme amacıyla Aktif karbon fabrikası kurma projeleri göz önünde bulunduruldu mu? Ya da bugün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin fındık üreticileri için büyük bir depo çalışması içinde olduğunu okuyoruz; başka bir deyişle fındık bölgelerindeki tüm il ve ilçelerde belediyeler fındık alanında ne tür çalışmalar yapıyorlar ödül tercihleri yapılırken böyle bir çalışma ortaya koyuldu mu?

Fındıkta verim ve kaliteyi arttırma ve zararlılarla mücadele başlığı altında dönüm başı verim ortalaması Türkiye’nin altında olan Trabzon şehri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nü ödül için tercih etmek ne kadar hakkaniyetli bir durum? Öte yandan fındıkta verim ve kaliteyi arttırma ve zararlılarla mücadele başlığı altında fındığa değer katanlar bağlamında ziraat mühendislerine özel bir yer ayrılması gerekirdi diye düşünüyorum. Örneğin Umut Uysal’ın Çiftçi TV’de iki yılı aşkın süre boyunca yaptığı Derdimiz Fındık programı, ya da İbrahim Hakan Gün’ün Organik Tarım Okulu ve Sürekli Eğitim Merkezi çalışmaları ile etkileşime girdiği sayısız çiftçi ve onlara olan etkileri göz önünde bulundurulabilirdi. Son on yıl içinde fındık alanlarında etkin olan bazı yeni oluşumlar da değerlendirme kapsamına alınabilirdi; örneğin sosyal medya üzerinden oluşan ve fındıkla ilgili önemli akademik organizasyonlar tertip eden Fındık Üretim Teknikleri üretici grubu bunlardan biri,  öte yandan fındık alanlarında gözlemlediğimiz yeni bağımsız kooperatif çalışmaları; Sakarya’daki Kuzey Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ya da Giresun’daki Ortak Bahçe Kooperatifi. “Üreterek fındığa değer katanlar” bölümünde ise birçok farklı kişiden bahsetmek mümkün, ancak ben bu sene özellikle dikkatimi çeken bir kişiyi anmak isterim; Giresun Keşap Karabulduk köyünden Emrullah Alaşalvar; bu sene fındık alanlarının en önemli gündemi don felaketi iken yaklaşık 700 metre rakımdan ülkenin normal zamandaki fındık verim ortalamasını ikiye üçe katlayabilecek seviyede bir noktaya çıkan dikkate değer bir çiftçi.   Bu şekilde fındık alanlarında birçok kıymetli çalışmadan bahsetmek mümkün. Bu noktada mümkün oldukça tüm fındık alanlarını içine alacak şekilde iletişim kanallarını inşa etmek ve takip mekanizmalarını kurmak gerekmektedir. Ödül töreni sırasında fındık alanlarındaki çalışmalara ilişkin takibin zayıf kaldığı maalesef kimi bilgi hataları üzerinden de görünür hale geldi. Bunlardan biri ödüle layık görülen akademisyenler bölümünde ödül alan Doç. Dr. Ali Turan hocanın Giresun Üniversitesi Fındık İhtisaslaşma Koordinatör Yardımcısı olarak tanıtılmasıydı. Törenden daha önce Ali Turan Hoca Fındık İhtisaslaşma Merkezi’nde yardımcılık konumunda koordinatörlük konumuna geçiş yapmıştı, fakat program sırasında kullanılan bilgilere bu güncellemenin henüz ulaşmadığını görmüş olduk.

Yazıyı tamamlarken temennim Üçüncü Dünya Fındık haftasına ve özellikle de Fındığa Değer Katanlar ödül törenine dair yaptığım bu eleştirel değerlendirmenin bundan sonra fındık alanlarında fındığa, fındık üretimine, işlemesine, tanıtımına ve ticaretine ilişkin yapılacak organizasyonlara ve faaliyetlere katkı sunmasıdır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve saltkaradeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.