Özcan Şahin ile Fındıkta Randıman Sistemi, Rekolte ve Piyasa Üzerine

Öncelikle sizi dikkat çeken fındık manşetlerinizden, gündem yaratan çıkışlarınızdan tanıyoruz. Özellikle “randıman-elek sistemi” medyada çok tartışıldı. Türkiye’de bu sistem 10 yıldır var, siz bu yıl neden böyle bir uygulamayı tercih ettiniz?

Şahinler Fındık Ziraat Departmanı bu yıl sahada rekolte çalışması gerçekleştirdi. Özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde 400 rakımın üzerinde bahçelerde neredeyse fındık yok denecek kadar az. Kendimden örnek verirsem eğer ben de çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Kendi bahçemde her yıl 5 ton fındık olurdu, bu yıl 150 kilo oldu. Ulubey’de 500 rakımda 1 ton olması gereken bahçe, 100 kilo verdi. Bu koşullarda vatandaş o fındığı toplasa masrafını bile çıkaramıyor.

Uluslararası firmaların kriterleri var. Biz de dedik ki: Bu yıl özellikle yüksek rakımlarda az miktarda çıkan ama randımanı yüksek fındıklar için üreticiye teşvik verelim. Bu kaliteyi aslında geçen yıllarda da ödüllendiriyorduk. Geçen yıl bir üretici bize 178 ton “AA kalite” fındık sattı, piyasa 220–250 TL iken bizden 250 TL aldı.

Ama fiyat farkı çok yüksek, neden bu kadar fazla?

Sebebi şu; Türkiye rekoltesi bu yıl 350 bin ton. Bunun yarısı, yani 175 bin tonu iç fındık eder. Kabuk oranını düşünürsek geriye kalan bu. Şimdi, 13–15 mm kalibrelik fındık Türkiye’de 37 bin ton civarında. Oysa sadece kuru yemiş sektörü iç piyasada 60 bin ton tüketiyor. Yani bu ürün zaten yetersiz. Talep çok, arz düşük. Bu yüzden fiyat farkı uçtu.

Küresel çikolata firmaları Ferrero, Lindt, Mondelez gibi… Hiçbir zaman 11 mm altındaki fındığı kullanmazlar. Dolayısıyla büyük markalar yüksek kaliteyi tercih eder, düşük kalibreyi ise daha çok ezme, ucuz kremalarda kullanan firmalar alır. Türkiye’deki iç piyasa da bu koşullarda daralır. İşte bu nedenle fiyat farkı oluştu.

Peki, üretici ve sektördeki diğer fabrikacılar bu duruma nasıl bakıyor?

Üretici çok memnun. Şu ana kadar 28 bin kilo AA kalite fındık aldık. Resmi belgeler var ama kişisel bilgiler nedeniyle hepsini açıklamayabiliriz. Ama fabrikalardan ciddi rahatsızlık var, tehditler alıyoruz. Çünkü alışılmış düzeni bozuyoruz.

Sosyal medyada “çiftçiyi beklentiye sokuyorsunuz” eleştirisi de oldu. Buna ne diyorsunuz?

Ben kimseye “fındığını satma” demedim. Sadece düşüncemi söylüyorum: Elindeki ürüne sahip çık. İtalya neden daha fazla fındık üretmiyor? Çünkü ellerindeki ürünü değerli kılıyorlar. Sen fakir olduğun için üretiyorsun, zengin ülkeler ihtiyaçtan değil, stratejiden üretim yapıyor. Türkiye 10 yıl boyunca hep maliyetine fındık satıyor. Bir yıl rekolte düşük olunca da üretici hak ettiği parayı kazanmalı.

Dünya çikolata endüstrisi üretici olmadan ayakta kalabilir mi?

Asla. Çiftçi olmazsa milyar dolarlık fındık sanayisi çöker. Ama serbest piyasa insafına bırakılırsa hali perişan. Doğu Karadeniz’de neden 50 yaş altı çiftçi yok, bunu kimse sorgulamıyor. Çiftçi yaşlanıyor çünkü sistemden umudunu kesmiş durumda.

Sizin Ferrero gibi firmalara bakışınız nedir?

Biz yabancı sermayeye karşı değiliz. Ferrero da gelsin, Lindt de gelsin, herkes gelsin. Yeter ki eşit rekabet olsun, mafyavari işler olmasın. Biz Almanya’da şirket kuruyoruz mesela. Ferrero da Türk’le iş yapabilmeli. Biz kimseye rakip değiliz. Fabrikamızda 75 kişi çalışıyor, herkes evine ekmek götürsün yeter.

Son olarak bu yıl fındık fiyatı ne olur?

Dünya çikolata sanayisine bu yıl fındık yetmiyor. Bir kilo kavrulmuş fındık 1.500 TL olacak. Türkiye’de tüketici bu fiyatı ödeyemez, evine gider 2 kilo et alır. Ama üretici bu yıl para kazanacak. On yıllardır hep maliyetine satıyordu, bu yıl kazanacak.